www.EhlibeytKutuphanesi.com
içindekiler 
                             

EHL-İ SÜNNET'İN TENKİT ETTİĞİ. . . / 300


                                                             İMAMLARIN İLMİ

        Ehl-i Sünnet'in Şia'yı tenkit ettikleri bir konu da onların Ehl-i Beyt imamlarına Allah-u Teala'nın halktan hiçbir kimseye vermediği özel bir ilmi verdiği ve imamın, zamanının en bilgini olup hiç kimsenin sorusu karşısında aciz kalmayacağına dair olan inançlarıdır. Acaba bu iddianın bir deli li var mıdır? Bu kitaptaki üslubumuz gereği, bahse Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini inceleyerek başlıyoruz:

        Allah-u Teala Fatır süresinin 32 ayetinde şöyle buyuruyor.

                                             

        "Sonra biz, kitab'ı kullanmızdan seçtiğimiz kimselere miras kıldık"

        Bu ayet-i kerime, açıkça Allah-u Teala'nın kulları arasından bir grubu seçerek kitap ilmini onlara miras bıraktığını belirtmektedir. O halde Allah'ın seçtiği o kulları tanımamız gerekmez mi?

        Daha önce Ehl-i Beyt imamlarının sekizincisi olan Hz. İmam Ali ibn-i Musa er-Riza'nın bu ayet-i kerimenin kendileri hakkında indiğine, Me'mun'un topladığı önde gelen kırk kadının huzurunda açıkladığına işaret etmiştik. Imam Riza (a.s) sözkonusu toplantıda, onların her birisinin hazırladığı sorulara cevap vererek onları susturmuş ve onlar


EHL-İ SÜNNET'İN TENKİT ETTİĞİ. . . / 301
 


o Hazret'in alem (en bilgin alim) olduğunu ikrar etmişlerdi.(1) Henüz on dört yaşında olmayan sekizinci Imam ile fakihler arasındaki cereyan etmiş mezkur tartışma sonunda zamanın en büyük alimleri bile onun daha a'lem olduğunu söylemiştir. O halde Şia'nın Ehl-i Beyt imamlarının a'lem olduklarına dair inançları nasıl garipsenebilir? Zira Ehl-i Beyt imamlarının herkesten daha bilgin olduğunu Ehl-i Sünnet'in büyük alim ve önderleri de itiraf etmişlerdir.

        Eğer zikredilen ayet-i kerimeyi, Kur'an-ı Kerim'in bizzat kendisiyle tefsir etmek istersek, Kur'an-ı Kerim'de bir çok ayetin Allah-u Teala'nın yüce bir hikmeti gereği Ehl-i Beyt imamlarının, hidayet imamları ve karanlığı aydınlatan bir ışık olması için onlara kendi katından bir ilim (Ledunni ilim) verdiğini açıkladığını göreceğiz. Allah-u Teila Bakara suresinin 269. ayetinde şöyle buyuruyor.

                          

        "Dilediğine hikmet ihsan eder ve kime hikmet ihsan ederse şüphe yok ki o, çok hayra nail olmuş demektir, fakat bunu, aklı başında olanlardan başkaları düşünmez bile."

       
Ve yine Vakıa suresinin 75 ile 79. ayetlerinde şöyle buyuruyor.


------------------------

1 - ibn-i Abd-i Rabb'ihi'nin yazdığı "El ikd'ul Ferid', c.3, s.42.




302 DOĞRULARLA BİRLİKTE

                                  

        "Andolsun yıldızların yerlerine; ve şüphe yok ki bu, pek güzel ve şerefli kur'an'dır, saklanmış bir kitapta, ona, temiz olanlardan başkalan dokunamaz."

       
Allah-u Teala bu ayetlerde büyük bir antla Kur'an-ı Kerim'in bir çok gizli ve saklanmış batini manalarını olduğunu ve temiz insanlardan başkasının onun mana ve hakikatlerini bilemeyeceğini açıklamıştır. Aynı zamanda ayet-i kerime, Kur'an-ı Kerim'in yalnız Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt imamlarının bildiği bir takım batini manalarını olduğunu ve diğer kimselerin ancak onlar vasıtasıyla bilebileceğini belirtmektedir. Bunun içindir ki, Hz. Resulullah (s.a.a), bu gerçeğe işaret ederek şöyle buyurmuştur.

                                

        "Onlardan öne geçmeyin; helak olursunuz ve onlardan geri de kalmayın; yine helak olursunuz. Onlara bir şey öğretmeğe de kalkmaym; onlar sizden daha çok biliyorlar."(1)

------------------------

1-- Es Savaik'ul Muhrika, s.148 - Ed Dürr'ul Mensur, c2, s.60 Kenz'ul Ummal, c.1, s.168 -
Üsd'ul Gabe Fi Ma'rifet'is sahabe,
c.3, s137.


303  DOĞRULARLA BİRLİKTE


                                             


        "Nerededir bize olan düşmanlıklarından yalan yere "Rasihun-e ri'l İlim" (İlimde kökleşmiş) olduklarmı sananlar? Allah bizi yüceltmiş, onları alçaltmıştır; bize vermiş, onları mahrum bırakmıştır; bizleri içeri almış, onları dışarı itmiştir. Bizimle (layık kimselere) hidayet ihsan olunur; bizimle körlük giderilir. Kureyş'ten olan imamlar, Haşim soyundan yeşermiştir. Onlardan gayrisi için uygun olamaz; onlardan gayrisi salih önder olamaz." (1)

        Allah-u Teala, Nahl suresinin 43. ayetiyle Enbiya suresinin 7. ayetlerinde şöyle buyuruyor.

                                                


        "Zikr ehlinden sorun; eğer bilmiyorsanız."



-----------------------
1- Muhammed Abduh'un yazdığı "Şerh-i Nehc'ul Belaga' Hutbe:143.





304 DOĞRULARLA BİRLİKTE

        Bu ayet-i kerime de Ehl-i Beyt hakkında inmiştir.(1) Bu ayet-i kerime Hz. Resulullah'tan sonra, İslam ümmetinin gerçekleri bilmeleri için Ehl-i Beyt imamlarına müracaat etmeleri gerektiğini ifade ediyor. Sahabeler de kendilerine zor olan konuların açıklanmasında Hz. İmam Ali'ye müracaat ederlerdi. Tarih boyunca da halk, helal ve haramı bilmek ile İslam öğretileri ilim ve ahlak hususunda bilgi edinmek için Ehl-i Beyt imamlanna müracaat edegelmişlerdir. Ebu Hanife'nin, "Eğer o iki sene olmasaydı, Nu'man helak olurdu" sözü bunun bir örneğidir. Maksadı Imam Ca'fer-i Sadık'tan ders aldığı iki yıldır.

        Malik ibn-i Enes'in de "Fazilet, ilim, ibadet ve zühd bakımından, Ca'fer-i Sadık'tan daha erdal bir insanı hiç bir göz görmemiş ve hiç bir kulak duymamış ve hiçbir beşerin kalbinden geçmemiştir." demesi de bunun ayrı bir
örneğidir.(2)

        Ehl-i Sünnet imamlarının bu itirafları üzere ve İslam tarihinin de Ehl-i Beyt imamlarımn zamanlarının en bilgini olduğunu isbatladığına göre, bunca itiraz ve yersiz karşı çıkmalar nedendir? Bunun yanında, Allah-u Teala'nın seçtiği evliyasına Ledunni ilmini verip mü'minlere ve müslümanlara örnek ve önder karar kılmasında


---------------------

ı - Tefsir-i Taberi, c.14, s138 - Tefsir-i ibn-i Kesir, c.2, s570 - Tefsir-i Kurtubi, c.11, s.272 - Şevahid'ut Tenzil, c.1, s.334 - Yenabiu'l  Mevedde ve İhkak'uI Hakk, c3, s.482.
2 - "Menakib-u Al-i Ebi Talib" kilabının İmam Ca'fer Sadık bölümü.



EHL-İ SÜNNET'İN TENKİT ETTİĞİ. . . / 305

garipsenecek bir yön var mıdır?

        Eğer müslümanlar birbirlerinin delillerini araştırıp inceleseydiler, hep birlikte Allah'ın ve Resulünün emrine itaat edip birbirlerine yardımcı olan tek bir ümmet teşkil
ederlerdi. Artık ne ihtilaf söz konusu olurdu ve ne de çeşitli mezhepler. Elbette Allah'ın olması gereken işi yapması için bütün bunların olması gerekirdi. Böylece:

                                 

        "Helak olacak kimse, delil üzere helak olsun, hayata kavuşacak kimse de delil üzere hayata kavuşsun. Gerçekten de Allah hem işitendir ve hem de bilen."

                                                                                                                           
Enfal / 42